izmir boşanma avukatı aramak için tıklayın.

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri genel ve özel olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel boşanma sebebi, evlilik birliğinin temelden sarsılması olup eski kanundaki adıyla şiddetli geçimsizlik olarak bilinmektedir. Özel boşanma sebepleri ise zina; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış; suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme; terk; akıl hastalığı nedeniyle boşanmadır. Çekişmeli boşanma davasını açacak olan kişi, yalnızca kanunda belirtilen boşanma nedenlerinden birisine dayandırarak boşanma davası açabilir.

Türkiye’de iki tür boşanma davası vardır; birincisi anlaşmalı, ikincisi ise çekişmeli boşanma davasıdır. Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sona eren ve tarafların boşanma ile boşanmaya bağlı konularda mutabakata vardığı davadır. Çekişmeli boşanma davası ise boşanma, nafaka, maddi ve manevi tazminat, velayet konularında veya konulardan birinde tarafların uzlaşamaması halinde açılan davadır. Anlaşmalı boşanma gibi tek celsede sona ermemektedir.

Boşanma davalarında görevli mahkeme “aile mahkemesi”dir. Aile mahkemesinin bulunmadığı illerde ise aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır. Yer yönünden yetkili mahkeme ise eşlerin son 6 ayda ikamet ettikleri veya eşlerden birinin yerleşim yeridir.

Boşanma talepli dava dilekçesi düzenlenmeli, anlaşmalı boşanma davası açılacak ise dilekçe ile birlikte anlaşmalı boşanma protokolü de düzenlenmelidir. Belgelerini hazırlayan davacı, adliyede tevzi bürosuna başvurarak dava açma işlemlerini gerçekleştirebilir.

Dava açarken mutlaka harcın yatırılması gerekmektedir. Başvuru ve peşin harç ile birlikte mahkemenin posta giderlerini de içeren gider avansı da yatırılmalıdır.

Çekişmeli boşanma davası, taraflardan birisi boşanmak istiyor diğeri istemiyor veya boşanmaya bağlı nafaka, velayet, tazminat veya mal paylaşımına dair konularda taraflar anlaşamadığı zaman açılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davası, tek celsede sona eren bir dava olup tarafların boşanma ve boşanmaya bağlı unsurlarda mutabakata vardığı bir davadır.

Her dava süreci mahkemenin iş yoğunluğu, dosyadaki delillerin toplanılması ve tebligat sürecine göre değişkenlik göstermektedir. Ancak ortalama bir süre vermek gerekir ise anlaşmalı boşanma davası 1 hafta ile 1 ay kadar sürmekte, çekişmeli boşanma davası ise 1-1,5 sene kadar sürmektedir.

Genellikle boşanma davasını ilk açan kişinin daha avantajlı olduğu kanısı vardır; ancak davada ilk açan olmak herhangi bir avantaj sağlamaz. Eşin dava açması halinde, diğer eş de açılan davaya karşı dava açma hakkına sahiptir. Önemli olan davada tarafların iddialarını hukuka uygun delillerle ispatlamasıdır.

Boşanma davasında mahkeme tarafından SED (sosyal ekonomik durum) araştırması için ilgili emniyete müzekkere yazılmaktadır. Eşlerin bağlı olduğu emniyet birimi tarafından düzenlenen sosyo ekonomik durum araştırması ile tarafların aylık gelirinin ne kadar olduğu, oturduğu evin kirada olup olmadığı, üzerine kayıtlı taşınmaz ya da araç olup olmadığı sorgulanarak rapor düzenlenmektedir.

Mahkeme tarafından boşanma kararının verilmesi ve kesinleşmesinden itibaren 300 gün dolmadan yeniden evlenemeyecektir. Kanunda getirilen bu düzenleme ile nesebin karışması önlenmiştir. Ancak 300 gün içerisinde kadın doğum yapar ise 300 günlük bekleme süresi sona erecektir ve çocuğun babası boşanılan koca sayılacaktır. Çocuğun babası boşanılan koca değil ise eski eş, soybağının reddi davası açabilecektir. Bekleme süresi (iddet müddeti) kaldırılmasında bir diğer neden ise kadının bekleme süresinin kaldırılması davası açmadır. Kadın dava açarken hamile olmadığını kanıtlayan resmi sağlık raporu sunması halinde mahkeme tarafından iddet müddeti kaldırılacaktır. Böylelikle kadın boşandıktan sonra 300 gün içerisinde başka birisiyle evlilik gerçekleştirebilecektir.

Her iki eşin avukatı var ise duruşmalara katılma zorunluluğu bulunmamaktadır, tarafların vekili müvekkillerini temsilen duruşmaya katılım sağlayacaktır. Ancak özellikle davacının avukatı yok ise duruşmalara katılma zorunluluğu bulunmaktadır, katılmadığı takdirde dosyası işlemden kaldırılacaktır.

Taraflar boşanma konusunda uzlaşamamış ise boşanmak isteyen eşin çekişmeli boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır. Dava açacak olan eş, boşanma sebeplerini ve boşanma talebini içerir dilekçesini hazırlayarak ilgili mahkemeye başvuruda bulunabilecektir.

Herkes kendi hukuki uyuşmazlığını avukat desteği almadan yürütebilir, kendi davasını açabilir. Avukat desteği alma şartı, zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak Aile Hukuku ve Yargıtayın emsal kararlarına hakim olmayan kişinin dava açması ve hukuki tecrübeye sahip olmaması halinde takip ettiği dava süreci sonunda geri dönülmez hukuki kayıplar meydana gelebilecektir. Her işte olduğu gibi davalarda da işin uzmanına başvurulması gerekmekte ve davada nasıl bir yol izleneceği konusunda destek alınmalıdır.

Toplumda nafaka talebinin yalnızca kadınlar tarafından talep edebileceği düşüncesi vardır. Ancak yasal koşulların bulunması halinde erkek eş de nafaka talebinde bulunabilecektir.

Erkek eş, çocuğun velayetini talep edebilir ve velayetin kendisine verilmesi halinde annenin iştirak nafakası ödemesi yönünde karar verilmesini isteyebilir.

Ayrıca boşanmada tazminat, her iki eş tarafından da talep edilebilir. Evliliğin bitiminde kusurlu olan eşin kusuru oranında tazminat talebinde bulunmaya hakkı bulunmaktadır.

Öncelikle şiddet gören veya şiddet görme tehlikesi altında bulunan kadın, dava açarken eşine 6284 Sayılı Kanuna dayanarak uzaklaştırma kararı çıkarılması yönünde talepte bulunabilir.

Kadının çocuklarıyla birlikte boşanma davası devam ederken ortak konutta kalmaya hakkı bulunmaktadır ve uzaklaştırma kararı ile birlikte ortak konutun özgülenmesi yönünde talebini de ekleyecektir.

Herhangi bir yerden geliri yok ise boşanma davası devam ederken kendisi için veya velayetle birlikte çocuğu adına nafaka isteminde bulunacaktır.

Öncelikle tarafların boşanma ve boşanmaya bağlı unsurlarında (nafaka, mal rejimi, tazminat, velayet) anlaşması gerekmektedir. Taraflar anlaşmalı boşanma protokolü ile birlikte dava dilekçesi düzenlemelidir. Protokolün 1 nüshası mahkeme dosyasına, diğer 2 nüshası ise taraflara verilmek üzere 3 nüsha düzenlenmeli ve ıslak imzalı olmalıdır. Hazırlanan protokoller ve dilekçe ile birlikte bulundukları yerdeki adliyede tevzi bürosuna başvurarak dava açma işlemlerini gerçekleştirebilecektir.

Çekişmeli boşanma davasında ilk olarak dilekçeler aşaması bulunmaktadır. Dilekçeler aşaması yaklaşık 1,5 ay kadar sürmekte, tamamlanması halinde duruşma günü verilmektedir. Mahkeme tarafından tarafların iddialarına yönelik tanık dinleme, müzekkere yazımı ve bilirkişi tarafından rapor hazırlanması süreçleri bulunmaktadır. Bu nedenle çekişmeli boşanma davaları ortalama olarak 1 ila 1,5 yıl kadar sürmektedir diyebiliriz.

Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sona eren dava olduğundan çekişmeli boşanma davasından daha çok tercih edilmektedir. Biran evvel boşanmak isteyen eşler, yasal haklarını bilmeden anlaşmalı boşanma yoluyla boşanarak hızlı hareket etmemelidir. Bu tarz durumlarda eşin tüm şartları kabul ederek hareket etmesi halinde geri dönülmez hukuki kayıplara neden olacaktır. Eşler boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı ve tazminat konularında detaylı bir şekilde konuşmalı ve uzlaşmaları halinde anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmelidir. Taraflar anlaşamadığı takdirde çekişmeli boşanma davası yoluna başvurmalıdır.

Anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra her iki eş veya eşlerden biri boşanma ya da boşanmaya bağlı unsurlara dair uzlaştıkları konulardan vazgeçer ise dava, çekişmeli boşanma davasına dönüşecektir.

Taraflar çekişmeli boşanma davası açmış ise her iki tarafın istemiyle dava görülürken anlaşmalı boşanma davasına da dönüşebilir.

Çiftlerin resmi nikah tarihinin üzerinden en az 1 yıl geçmiş olması gerekir, 1 yıldan kısa süreli evliliklerde anlaşmalı boşanma başvurusunda bulunulamaz.

Taraflar düzenlediği protokolde boşanma, nafaka, velayet (müşterek çocuk var ise), tazminat ve mal paylaşımı konusunda uzlaşmalıdır.

Her iki eşin avukatı olsa dahi taraflar duruşmada hazır bulunmalıdır. Eşler, protokol maddelerini kabul ettiğini ve boşanmak istediğini hakim huzurunda belirtmelidir.

Tek celsede sona eren bir boşanma davası ve protokol düzenlenmesinin kolay nitelikte olduğu algısı nedeniyle avukatsız anlaşmalı boşanma davaları açılmakta ve sonuçlandırılmaktadır. Ne yazık ki çiftler evlilikten gelen haklarının neler olduğunu bilmeden dava açıp protokol düzenlemekte ve boşanma sonrasında hak kaybına öğrenmesiyle pişmanlık duymaktadır.

Boşanmada vekillik hizmetinden yararlanamayan çiftler, en azından bir avukatın danışmanlık hizmetinden yararlanarak haklarının neler olduğunu öğrenmelidir. Haklarını bilmeden dava açan kişi, haklarını kaybetmeye dava açmadan razı olmuş demektir.

Tarafların boşanmasına dair mahkeme tarafından verilen karar kesinleşinceye kadar taraflar resmi olarak evlidir. Bu nedenle boşanma davası devam ederken birbirlerine olan sadakat yükümlülüğü de devam etmektedir. Eşlerden biri başkasıyla birlikte yaşamaya başlar veya duygusal bağ kurar ise sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır.

Bir davada iddialarını ispatlamak isteyen taraf, mahkemeye hukuka uygun deliller sunmalıdır; hukuka aykırı deliller sunması halinde hem mahkeme hükme esas almayacak hem de suç işlemiş olacaktır. Bu nedenle kişinin ses kayıtları, videolar, Facebook ve Whatsapp mesajları kişinin rızası olmadan ele geçirilmiş ise özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olacaktır.

Eşlerden birisinin sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğine dair şüphe bulunuyor ise hukuka uygun olmak kaydıyla her türlü delille ispatta bulunulabilir. Aldatmayı kanıtlamak isteyen eş tanık, telefon arama kayıtları, otel kayıtları, mesaj veya fotoğrafları kanıt olarak sunulabilir.

Türk Milletlerarası Özel Hukuk Mevzuatının 14. maddesinde; eşlerin ayrı vatandaşlığı olması halinde müşterek mesken hukuku, bulunmadığı halde Türk hukuku uygulanacağı düzenlenmiştir. Türk vatandaş olan eş, yabancı uyruklu eşinden boşanmak için Türkiye’de boşanma davası açabilecektir, Türkiye’de boşanmaya engel bir durum bulunmamaktadır.

Tarafların yeniden bir araya gelmesi ve barışması halinde dava dosyasına bildirimde bulunması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma veya çekişmeli boşanma davası açan, boşanma talebinde bulunan kimseler davasından feragat ettiğini bildiren bir dilekçe sunmalıdır. Yalnız feragatte bulunan kimse, mahkemeye sunmuş olduğu boşanma sebepleriyle yeniden dava açamayacağını bilmelidir.

Fiziksel şiddete uğrayan kimse, darp raporu almalı ve eşinden şikayetçi olarak suç duyurusunda bulunmalıdır. Şiddet gören eş savcılık, kadın sivil toplum kuruluşları, baroların kadın danışma merkezleri ve adli yardım kuruluşları, polis merkezleri, jandarma karakolları, sağlık kuruluşları ve Alo 183’ü arayarak başvuruda bulunabilir.

Darba uğrayan eş, herhangi bir karakola başvuruda bulunarak darp edildiğine dair şikayette bulunabilir. Kişi, polisler aracılığıyla hastaneye sevk edilerek kişinin darp raporu alınması sağlanacaktır. Darp raporu alındıktan sonra karakol, savcılık veya aile mahkemesinden uzaklaştırma talebinde bulunulabilir.

Mahkeme tarafından belirlenen nafaka miktarında her yıl artış oranı da belirlenebilecektir. Yargıtay içtihatlarına göre nafaka artışı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun belirlediği Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) doğrultusunda belirlenecek ve her yıl belirlenen oranda artış gerçekleşecektir.

Mahkeme nafaka miktarı belirlemeden önce tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasını gerçekleştirecek ve ekonomik durumu göz önünde bulundurarak karar verecektir. Her iki eşin geliri olup olmadığı, üzerlerine kayıtlı taşınmaz veya taşınırı olup olmadığı gibi hususlar gözetilerek karar verilecektir. Mahkeme, nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunu aşan bir karar vermeyecektir.

Evliliğin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecek ve boşanmaya neden olan olaylarda daha az kusurlu olan eş nafaka talebinde bulunabilecektir.

Ayrıca tarafların müşterek çocuğu var ise çocuğun velayet hakkını alan eş, diğer ebeveynden sağlık, bakım ve eğitim masraflarını talep edebilecektir. Her iki nafaka türü, boşanma davası devam ederken de talep edilebilir.

İştirak nafakası, süreli nafakadır. Çocuğun reşit olduğu yaşa kadar devam etmektedir, reşit olduğu vakit kendiliğinden (dava açılmasına gerek olmadan) sona erecektir. Çocuğun reşit olması sonrasında eğitimi devam ediyor ise dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir.

Kusur, çekişmeli boşanma davalarında önemli bir husustur. Taraflardan biri veya her ikisi diğer eşin evliliğin bitiminde kusurlu olduğunu iddia ediyor ise iddiada bulunan eşler kanıtlamakla mükelleftir. Mahkeme tarafından evlilikten gelen yükümlülükleri yerine getirmeyen, eşine şiddet uygulayan, çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmeyen eş kusurlu olarak değerlendirilecektir.

Eşlerden birisinin ortak konuttan ayrılması terktir ve Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde terk nedeniyle boşanma davası açılmaktadır. Ancak terk edilen taraf, terk nedeniyle boşanma davası açabilmektedir. Terk nedeniyle boşanma davası açmanın koşulları; eşin evlilik birliğinden doğan yükümlülüğünün yerine getirmeme maksadıyla ortak konuttan ayrılması, terkin en az 6 ay sürmüş olması ve diğer eşin ortak konuta dönmesi için eve dön çağrısında bulunması gerekmektedir.

Boşanma davası devam ederken diğer eşin rızası olmadan evin maliki olan eş aile konutu satışını kural olarak gerçekleştiremeyecektir. Ancak aile konutunun satılması halinde diğer eşin tapu iptaliyle dava açma hakkı bulunmaktadır.

Ailenin birlikte mesken olarak kurmuş olduğu konut, aile konutudur. Aile konutu şerhi konulması halinde, eşlerden biri diğer eşin rızası olmadan kira sözleşmesini feshedemeyecek, tapuda malik olsa dahi konut satışını gerçekleştiremeyecektir. Bu nedenle eş, tapu sicil müdürlüğüne başvuruda bulunarak aile konutu şerhi koydurma talebinde bulunabilecektir.

Mahkeme tarafından çocuk adına verilen her karar çocuğun menfaati yönünde olacaktır. Mahkeme tarafından çocuğun yaşı anne bakımına muhtaç ise çocuğun velayeti anneye verilmektedir. Ancak anne çocuğun bakımını aksatıyor, ilgi göstermiyor ve sorumluluklarında ihmalkar davranıyor ise velayet babaya verilecektir.

Tarafların evliliği boyunca müşterek çocuğun velayeti her iki ebeveynde ortaktır. Ancak tarafların boşanma sürecine girmesi halinde velayet hakkı taraflardan birisine verilecektir. Mahkeme, velayet kararını verirken öncelik olarak çocuğun anne bakımına muhtaç yaşta olup olmadığını değerlendirecek, çocuğun bakımı ve gözetiminin hangi ebeveyn tarafından daha iyi üstleneceği gözetilerek velayete hükmedilecektir.

Tazminat, haksız yere yapılan fiil nedeniyle zarara uğrayan kimsenin uğradığı zararın para karşılığı ödenmesi talebidir. Evlilikte eşinin kusurlu davranışta bulunması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayan eş, zararının tazmini talebinde bulunabilir. Boşanma davası açan eş ayrıca aynı dava dilekçesinde tazminat talebini de belirtebilecektir.

Mahkeme tarafından duruşmada verilen karar, kısa karardır. Mahkeme kararı gerekçelendirerek yazılacak ve gerekçeli karar her iki tarafa tebliğe çıkarılacaktır. Boşanmaya ilişkin karar, her iki tarafa usulüne uygun tebliğ edilmesinin ardından taraflar yasal itiraz süresinde istinaf yoluna başvurmaz ise karar kesinleşmiş olacaktır.

Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre, düğünde takılan altınlar kadının hakkıdır. Düğünde altınlar, erkek eşe takılsa veya erkek eşin ailesi tarafından kadına takılsa dahi takılar kadının hakkıdır. Yalnız erkeğe özgü olan ve yalnızca erkeğin kullanabileceği takılar, kadına ait olmayacaktır. Bu duruma örnek olarak erkek saati verilebilir.

01.01.2002 tarihi sonrasında gerçekleştirilen evliliklerde, mal ayrılığı rejimi var iken mallar kimin üzerinde ise o eş üzerinde kalıyordu. Ancak 01.01.2002 tarihi sonrasındaki değişim ile edinilmiş mallara katılım rejimi düzenlemesi getirilmiştir, böylece her iki eş evlilik birliği içerisinde edinilen mallarda yarı yarıya hak sahibidir.

Tanık, mahkeme huzurunda davaya konu olan olaylarda görgü şahidi olarak beyanda bulunan kişidir. Boşanma davalarında tanık delili önemlidir, bu nedenle boşanmada eşler mahkeme huzurunda dinletmek istediği kişileri, davada ileri sürdükleri iddialara tanık olan kişilerden seçmelidir.

Tarafların arasındaki problemlere bizzat şahit olan ve taraflardan birinin anlatımına dayalı bilgisi sahibi olmayan tanık beyanları delil teşkil edileceğinden kişi eşler tanık seçiminde dikkat etmelidir.

Boşanma kararının kesinleşmesi ile kararı veren mahkemenin kalemi tarafından karar ve kararın kesinleşme şerhi ile birlikte ilgili nüfus müdürlüğüne tebliğ edilecektir. Nüfus müdürlüğü, mahkemenin kararını teslim aldıktan sonra boşanan çiftlerin nüfus bilgilerinde medeni halini bekar olarak değiştirebilecektir.

İZMİR BOŞANMA AVUKATINA DANIŞIN.

SORULARLA DEVAM EDELİM.

Anlaşmalı boşanma nedir?

Boşanma davaları şekil ve usul yönünden farklılık göstermektedir. Anlaşmalı boşanma ise en kısa tanımıyla eşlerin boşanma ile ilgili tüm hukuki sonuçlar üzerinde uzlaşmaları sonucu açılacak olan boşanma davası türüdür. Ancak eşlerin tüm konularda uzlaşmış olmaları anlaşmalı boşanmak için tek başına yeterli bir durum oluşturmaz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 166. Maddesinin 3. Fıkrasında anlaşmalı boşanma şartlarını düzenlemiştir. TMK: 163/3 Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Düzenlenen bu şartlara bakmadan önce boşanma davasının açılabilmesi için görevli ve yetkili mahkemeyi incelemek daha doğru olacaktır.

Anlaşmalı boşanmak isteyen eşlerin davalarında görevli mahkemeler Aile Mahkemeleridir. Bireyler boşanma davası açmak istemeleri durumunda Aile Mahkemelerine, boşanma dilekçeleri ile başvuru yapmalıdırlar. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise boşanma davaları için görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Boşanma davalarının nerede açılacağı durumu ise yetkili mahkemeler ile ilişkilidir. Boşanma davalarında yetkili mahkemeler, eşlerin son altı ay içerisinde birlikte ikamet etmeleri durumunda bu ikamet adresinin olduğu yerdeki Aile Mahkemesi ya da Asliye Hukuk Mahkemesidir. Eşler altı aydan daha uzun süreler zarfında farklı yerlerde ikamet ediyor ise boşanma davası eşlerden birinin yerleşim yerindeki mahkemede açılmalıdır. Boşanma davası için görevli ve yetkili mahkemelere baktıktan sonra anlaşmalı boşanma hususunda Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş şartları açıklamaya geçebiliriz. İlk olarak bakmamız gereken, anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evliliğin bir yılını doldurmuş olup olmadığıdır. Bir başka ifade ile dava açıldığı tarihte evlenme tarihinin üzerinden 1 sene geçmiş olmalıdır. Bu sürenin konulmasının sebebi evlenen eşlerin hiç değilse belirli bir süre birlikte yaşayarak birbirlerini tanımalarını sağlamaktır. Bir yıllık süre kamu düzenine ilişkin olduğundan eşlerin karşılıklı rızası ile kısaltılabilmesi mümkün olmayacaktır. Anlaşmalı boşanmada aranan bu 1 yıllık süre dava açıldığında henüz dolmamış olabilir. Ancak yargılama sırasında bir yıllık süre dolmuş ise dava şartı gerçekleşmiştir. Bu durumda anlaşmalı boşanma kararı verilebilecektir. Anlaşmalı boşanmanın ikinci önemli şartı, eşlerin birlikte dava açması veya bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesidir. Buna göre eşler birlikte karar alarak ve ortak bir dilekçe ile mahkemeye müracaat ederek anlaşmalı boşanma davası açabilirlerken, bir başka ihtimal de eşlerden biri anlaşmalı boşanma veya başka bir boşanma sebebine dayanarak dava açar ve diğer eş bu davayı hâkim huzurunda kabul ederse bu da anlaşmalı boşanma olarak kabul edilir. Bir diğer gerekli koşul ise anlaşmalı boşanma gerçekleştirilebilmesi için eşler sadece boşanma konusunda değil boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların durumu konusunda da anlaşmış olmalıdırlar. Eşler bu konuları düzenlemek üzere aralarında yapmış oldukları anlaşmayı hâkimin incelemesine sunarlar. Bu anlaşma yazılı bir metin halinde düzenlenmiş olabileceği gibi hâkimin huzurunda sözlü olarak da açıklanabilir. Anlaşmanın sözlü açıklanması durumunda mahkemede bir tutanağa geçirilerek her iki eş tarafından imzalanması gerekecektir. Eşlerin hâkime yazılı ya da sözlü olarak sunduğu bu protokol içerisinde tarafların, çocuğun velayetini kimin alacağı, evlilik içerisinde edinilmiş malların nasıl paylaşılacağı, boşanmaya ilişkin tarafların tazminat ya da nafaka taleplerinin olup olmadığı gibi hususlarda uzlaşma içerisinde olduklarını beyan etmeleri gerekir. Eşlerin anlaşmayla boşanmasına karar verilebilmesi, onların sundukları protokolün hâkim tarafından uygun bulunması şartına bağlanmıştır. Hâkim tarafların ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak, kendisine sunulmuş protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Ancak bu değişiklikler taraflarca onaylanmadığı sürece boşanmaya karar verilemez çünkü bu durumda tarafların anlaşmasından söz edilemeyecektir. Kanunun kabul ettiği bu çözüm özellikle boşanma sonucunda çocukların uğrayacakları zararları asgari düzeye indirmeye yöneliktir. Tarafların anlaşmalı boşanmasındaki son gereklilik de tarafların hâkim huzurunda dinlenmesidir. Taraflar ister avukat aracılığı ile isterlerse kendileri davayı yürütüyor olsunlar, her durumda boşanma davasına katılmak zorundadırlar. Burada güdülen amaç, hâkimin eşlerin iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesini sağlamaktır. Bu konuda hâkime takdir yetkisi verilmemiştir yani taraflar bizzat dinlenmeden anlaşmalı boşanmaya karar verilemez. Yukarıda saymış olduğumuz tüm şartların sağlanması durumunda eşler arasında boşanmanın tüm hukuki, mali ve çocuklar üzerindeki etkisi konularında uzlaşmaya varılmış bir şekilde anlaşmalı boşanma kararı verilecektir.

Çekişmeli boşanma nedir?

boşanma avukatı, çekişmeli boşanma davası, denizaslanı hukuk bürosu

Çekişmeli boşanma davası, evliliğin taraflarının boşanmanın temel unsurları olan boşanma, velayet, tazminat ve nafaka konularından en az biri nedeniyle uzlaşamaması nedeniyle iddia, talep ve savunmalarını aile mahkemesi huzurunda dile getirmeleridir.

Çekişmeli boşanma sebepleri; Zina- Hayata Kast ve Pek Kötü Muamele ve Onur Kırıcı Davranış- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme – Akıl Hastalığı – Terk- gibi özel ve Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması genel sebeplerine dayanılarak açılabilir.

Özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebeplerine dayanılarak boşanma davası açılmasında boşanmanın sonuçları bakımından farklar ortaya çıktığı gibi kusurlu eş bakımından daha ağır sonuçlar ortaya çıkaran özel boşanma sebeplerine ilişkin düzenlenen zamanaşımı süreleri de ayrıcalıklı bir unsur teşkil eder.

Hem özel hem de genel sebebe dayanılarak boşanma davası açılmış ise, doğuracakları hukuki sonuçlar farklı olacağından öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa, bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi veya özel sebebe dayalı dava hakkının düşmüş olması halinde, deliller, genel boşanma sebebi çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Halk arasından şiddetli geçimsizlik olarak anılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması genel boşanma sebebi her evlilik bakımından kendi koşulları içerisinde ayrı ayrı değerlendirilebilir bir boşanma davasıdır. Kural olarak kusursuz veya daha az kusurlu eşin diğer eşe açtığı bir çekişmeli boşanma davası türüdür.

Eşine iftira etmek, Aile sırlarını açıklamak, Eşi ailesi ile görüştürmemek, Eşin ailesine hakaret etmek, Başkasını sevdiğini söylemek, Eşini sevmediğini söylemek, Aşırı kıskançlık göstermek, Cimri Olmak, Cinsel ilişki kurmamak, Sürekli alkol almak, Haksız sebep olmaksızın yıkanmaktan kaçınmak

Boşanma davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Boşanma davalarında davalı/ davacının ikametgahı, eşlerin son 6 ay birlikte oturdukları yer Aile mahkemesi yetkilidir.

Boşanma dava dilekçeleri hazırlanırken öncelikle hangi gerekçeye ya da gerekçelere dayanılacağı belirlenmeli ve buna ilişkin olaylar ve mümkünse dayanak deliller ortaya konulmalıdır.

Boşanma davalarında tarafların vekil ile temsil edilmeleri gibi bir zorunluluk söz konusu olmayıp bu noktada tarafların iradelerinin dilekçe ve yargılamaya doğru yansıtılabilmesi açısından vekil desteği alınması yalnızca tavsiye edilebilir.

Çekişmeli boşanma davalarında tarafların mahkeme huzurunda yer almaları zorunlu bir unsur olmayıp vekil ile temsil edilmeleri halinde tek bir celse bile duruşmaya katılmaksızın iradelerinin vekilleri aracılığıyla ortaya konulmasını sağlayabilirler.

Çekişmeli boşanma davaları için bir süre sınırlaması koymak çok mümkün değilse de en az bir buçuk yıl kadar sürdüğü ve fakat yıllarca da sürebildiği uygulamadan söylenebilir. Davanın süresinde tarafların tebligat adreslerinin varlığından, toplanacak delillerinin sayısı, delillere erişim kolaylığı, dinletecekleri tanık sayıları vb. sebepler yer almaktadır.

Eşlerden kadın yahut erkeğin boşanmak istememesi durumunda birden fazla sebep ile karşılaşmak olasıdır. Sonuç itibarıyla bir eşin boşanmak istememesi durumunda boşanmak isteyen eş çekişmeli boşanma davasında boşanma gerekçelerini ortaya koyarak boşanma sonucuna ulaşabilir. Ancak şartlar olgunlaştığı takdirde davanın süresinin uzamasında bir etken olarak kabul edilebilir. Boşanma davasında davacı ve davalının iddiaları, sunulan deliller ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler her davada ayrı olarak irdelenerek aile mahkemesi hakimi tarafından boşanma gerekçesi ve ispatı değerlendirilerek hüküm tesis edilecektir.

Bir eşin boşanmak istememesi durumunda duruşmalara katılmaması, delil ve cevap dilekçesi sunmaması Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca iddiaları reddetmiş sayılmasına neden olsa da özünde yargılamayı kısaltmaktadır. Bu durumda davacı iddiasını ispat ettiği takdirde kısa süre içerisinde mahkemeden boşanma hükmünü alabilecektir.

Kadın boşanmasının kesinleşmesinden 300 gün sonra evlenebilir. Bu kadar beklemek istemiyorsa ve hamile değilse ya da son boşandığı kocası ile tekrar evlenmek istiyorsa aile mahkemesinden alacağı kararla bu süreyi beklemeden evlenebilir.

Boşanma davası sonrası nafaka işlemleri nasıl olmaktadır?

Tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası boşanma davalarında istenebilecek nafaka türleridir.

Tedbir nafakası boşanma davası sırasında veya boşanma davası açılması öncesinde talep edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesine göre boşanma ya da ayrılık davası açıldığında hakim eşlerin mallarının yönetimi, barınması, geçimi ve çocukların bakım ve korunmasıyla alakalı geçici önlemler alır. Boşanma hükmü kesinleştikten sonra tedbir nafakası alınamaz. Tedbir nafakası boşanma sonrası alınamadığından dolayı sadece yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası boşanmadan sonra alınabilen nafaka türleridir.

izmir avukat, izmir boşanma avukatı, izmir hukuk bürosu, avukat ali berkin denizaslanı

DENİZASLANI HUKUK BÜROSU

Yoksulluk Nafakası

Nedir bu yoksulluk nafakası?

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca « Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. » Yoksulluk nafakası hükmolunabilmesi için bazı şartlar vardır. Yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra da istenebilir. Eğer yoksulluk nafakası için dava, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açıldıysa yoksulluk nafakası için gerekli olan koşulların var olup olmadığı boşanma hükmünün kesinleştiği ana göre belirlenir. Koşulları var ise yoksulluk nafakasına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren değil ; yoksulluk nafakası dava tarihinden itibaren hükmolunur. Eğer ortada anlaşmalı bir boşanma var ise, eş yoksulluk nafakası isteminden açıkça vazgeçmediği durumda koşulları sağlamak kaydıyla sonradan yoksulluk nafakası isteyebilir. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açılan davalarda nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak, boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçtikten sonra talep edilen yoksulluk nafakaları zamanaşımına uğrar. Yoksulluk nafakası toptan veya irat biçiminde ödenebilir ve süresiz olarak istenebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmadığı için yükümlü olan eş kusursuz olsa bile nafakayı ödemek zorundadır. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, alacaklı taraf tekrar evlenirse veya taraflardan biri ölürse kendiliğinden kalkar. Eğer alacaklı taraf evlenme kararı olmamasına rağmen fiilen evli gibi yaşıyorsa, yoksulluk ortadan kalkmışsa veya haysiyetsiz hayat sürdürüyorsa nafaka mahkeme kararıyla kaldırılır. İrat, tarafların mali durumunun değiştiği veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda artırılabilir veya azaltılabilir.

İştirak Nafakası

ali berkin denizaslanı

avukat ali berkin denizaslanı, boşanma avukatı, izmir boşanma avukatı, izmir hukuk bürosu

Mahkeme tarafından boşanma ya da ayrılığa karar verilirken ana ve babanın çocuk ile olan kişisel ilişkileri ve hakları göz önünde bulundurulur. Mahkeme tarafından ana, baba ve çocuk vesayet altında ise vasi dinlenir ve vesayet makamının düşüncesi de alındıktan sonra velayet düzenlemesi yapılır. Mahkeme tarafından kendisine velayet hakkı verilmeyen taraf için çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkısı, yani iştirak nafakası belirlenir. Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi, 2. fıkrası uyarınca velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunludur ve bu eşin çocuk ile kişisel ilişkilerinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlakıyla ilgili yararları esas tutulur. Eğer çocuğun velayet hakkı anneye bırakılmışsa baba ; babaya bırakılmışsa anne çocuğun bakım ve eğitim giderlerinde gücü oranında katılmak zorundadır. İştirak nafakası çocuğa fiilen bakan ana veya baba tarafından diğerine karşı çocuk adına istenir. Bu nafakanın istem halinde irat şeklinde ödenmesine hakim karar verir. Nafaka miktarı ana ve babanın gücü ve çocuğun gelirleri oranında belirlenir. İştirak nafakası tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre gelecek yıllarda yeniden belirlenebileceği gibi, tamamen kaldırılabilir. İptal edilmiş bir evlilikten doğan çocuklar ana veya babanın iyi niyeti aranmaksızın evlilik içinde doğmuş sayıldıkları için çocukların ana ve baba ile olan ilişkilerine boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. Bundan dolayı evliliğin iptali durumunda yine hakim çocukların velayet hakkının kime verileceğine karar verir ve kendisine velayet hakkı verilmeyen tarafın çocuk ile ilişkilerini ve aynı zamanda bu tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine bulunacağı katkıyı takdir eder. İştirak nafakasının verilmesi kamu düzeniyle ilgili olduğu için kendiliğinden tayin ve takdir edilir. İştirak nafakası velayet hakkı verilen eş tarafından çocuk adına istendiği için her an yenilenen bir borçtur ve bu nedenle anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafakası istenmemiş olması sonradan istenmesi için bir engel oluşturmaz. Bir boşanma davasında çocukla ilgili velayet hakkı düzenlenmemiş, iştirak nafakası belirlenmemiş ve hüküm kesinleşmişse yeni bir dava açılarak iştirak nafakasının tayin ve takdiri talep edilebilir. Aynı şekilde boşanma davasının kesinleşmesinden sonra doğan çocuk için de ayrı bir dava açılarak iştirak nafakası ve velayet hakkının düzenlenmesi istenebilir.

Yorum yapmak için tıklayın.